< < TASAV -TASAV - Vefatının Yüzüncü Yılında Ziya Gökalp: Bir Mefkûre Sosyoloğunun İlmî ve Fikrî Mirası
Vefatının Yüzüncü Yılında Ziya Gökalp: Bir Mefkûre Sosyoloğunun İlmî ve Fikrî Mirası

Vefatının Yüzüncü Yılında Ziya Gökalp: Bir Mefkûre Sosyoloğunun İlmî ve Fikrî Mirası

Yazdır Çalışmayı İndir (PDF)


SUNUŞ

Dünya tarihinde fikirleriyle bir asır sonrasına bile ışık tutabilen çok az sayıda düşünür vardır. Yine bilim insanları arasında da yaşadığı dönemde mensubu olduğu toplumunun kaderini değiştirecek çapta tesirde bulunabilenlerin sayısı oldukça sınırlıdır. Türkiye özelinde ba­kılırsa, bıraktığı zengin ilmî ve fikrî mirasıyla böylesi nitelikleri taşıdığı hususunda hemfikir olunacak müstesna kişilerden biri, hiç kuşkusuz Ziya Gökalp’tir.

Türkiye’de sosyolojinin kurucusu olarak bilim hayatımızda iz bı­rakmanın yanısıra, buhranlı bir dönemde Türk Milliyetçiliği ve Türk­çülüğün öncü isimlerinden biri olarak Osmanlı’dan Türkiye Cumhu­riyeti’ne geçiş sürecinde ortaya koyduğu fikirleriyle Türk milletinin ufkunu aydınlatan Ziya Gökalp, hiç şüphe yok ki günümüzün şekil­lenmesinde önemli bir paya sahiptir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “fi­kirlerimin babası Ziya Gökalp’tir” şeklindeki ifadesi, Atatürk başta olmak üzere Cumhuriyetimizin kurucu kadrosunun Ziya Gökalp’in engin birikiminden ve çığır açan fikirlerinden etkilendiğinin kanıtı sa­yılabilecektir.

Bir bilim insanı olarak kültür ve medeniyetin birbirinden nasıl ay­rıldığını tespit eden Gökalp’in bir yandan millî kimliğimizi pekiştirir­ken diğer yandan muasır medeniyete nasıl ulaşılacağına dair ortaya koyduğu fikirler, Cumhuriyet’in hangi yöne doğru evrileceğinin fikrî temelini oluşturmuştur. Dahası, onun tespit ve düşüncelerinin günü­müz Türkiye’sinde hâlâ önemli bir işlev gördüğü de bir gerçektir. Ör­neğin, Tanzimat’tan bu yana gündemde olan Batılılaşma çabalarının nasıl değerlendirilmesi ve bunun hangi bakış açısıyla sürdürülmesi gerektiği yönündeki düşünceleri, Türkiye’nin Avrupa-Atlantik ülkele­riyle ilişkilerine rehberlik edebilecek mahiyettedir.

Diğer yandan, Türkiye’de toplumsal uzlaşı ile millî huzur ve gü­venliği tehdit eden eylem ve söylemlerin niçin temelsiz olduğunu anla­mak için de Ziya Gökalp’e başvurmak gerekmektedir. Onun millet ve milliyetçilik anlayışının hâlen Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî vatan­daşlık ve Türklük anlayışını şekillendirdiği dikkate alındığında, Türk Milliyetçiliğinin neden kapsayıcı ve uzlaştırıcı bir mahiyet taşırken Batı dünyasında görülen ırk temelli ve yabancı düşmanlığına bezen­miş bir “milliyetçi” söylemin neden Türkiye’de kök salmadığı anlaşı­labilecektir. Gökalp’in milleti kültür/hars temelinde bir içtimaî birlik olarak görmesi ve günümüz Avrupa’sını sarsan ırkçı ve ayrıştırıcı fikir­leri elinin tersiyle itmesi, Türk Milliyetçiliği ideolojisini ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini derinden etkilemiştir. Gö­kalp’in uzlaşmacı ve uzlaştırıcı tavrı, hem aydınlar ile halk arasında bir bağ kurulması gerektiği fikrinde hem de birbiriyle tezat oluşturduğu zannedilen Türkçülük, İslâmcılık ve Batıcılık akımlarını sentezleyen bir bakış açısında da tezahür etmiştir.

Şüphe yok ki Gökalp’in ortaya koyduğu fikirler onun önemli bir ideolog olarak anılması için fazlasıyla yeterlidir. Ne var ki, Gökalp’in sadece bir teorisyen ya da bir sosyolog olduğunu belirtmek kendisi­ne büyük haksızlık olacaktır. Nitekim Ziya Gökalp, Türk milletinin ve devletinin bekâsının nasıl temin edilebileceği üzerine kafa yormakla kalmamış, Mebus olarak aktif siyasetin içinde yer alarak teorinin prati­ğe dönüşmesi için de çaba sarf etmiştir. Diğer yandan Gökalp’in, millî ve manevî duyguları kabartan edebî eserler ortaya koyan etkileyici bir edip olduğunu; derleyip uyarladığı masallar, destanlar ve menkıbeler­le ve kaleme aldığı şiirleriyle Türk edebiyatında da önemli izler bırak­tığını belirtmek gerekir. Gökalp’e göre edebiyat ve halkiyat (folklor), millî şuurun ve millet kimliğinin oluşmasında önemli bir rol oynar. Bu öneme istinaden Gökalp’in edebiyat alanındaki müstesna çalışmaları, onu aynı zamanda Türk halk edebiyatının öncülerinden biri hâline de getirmiştir.

Din, ahlâk, felsefe, iktisat, antropoloji, hukuk ve tarih gibi daha birçok disiplinde önemli katkıları olan Ziya Gökalp’in, Birinci Dünya Savaşı sonrasında imparatorlukların yıkılıp modern ulus-devletlerin ortaya çıktığı buhranlı bir dönemde varoluş mücadelesi veren Türk milletine kurtuluş, kuruluş ve yükseliş için gereken reçeteyi sunan bir münevver olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. İlmî eserleri ve ufuk açan fikirleri ile modern Cumhuriyet’in kuruluşuna hizmet eden ve kendini Türk milletinin yükselişine adayan Gökalp, aynı zamanda Türk Milliyetçiliği fikir hareketinin Türkiye, Türklük ve Türk-İslâm Dünyası için neler tahayyül ettiğini de ortaya koyan mümtaz bir şah­siyettir.

Böylesine büyük önem arz eden bir düşünürün vefatının üzerinden bir asır geçmiştir. 23 Mart 1876 tarihinde Diyarbakır’da başlayan ha­yatı 25 Ekim 1924’te İstanbul’da nihâyete eren Gökalp, vefatının 100. yılında hâlâ Türk milleti için yakından tanınması gereken bir Türk aydınıdır. Onun bilim ve düşünce hayatımıza neler kazandırdığını ve Türkiye’nin mevcut sorunlarının çözümünde müracaat edilebilecek fi­kirlerinin neler olduğunu irdelemek, bilhassa Türk Milliyetçileri için, çok kıymetli bir entelektüel çaba olacaktır. Zira, Gökalp gibi büyük bir düşünürün her okunuşunda yeni bir idrak kapısının aralanacağına, yeni bir irfan yolunun aydınlanacağına inanıyoruz.

Bu düşüncelerden hareketle, TASAV olarak, Ziya Gökalp’in eşsiz fikrî mirasının daha yakından incelenmesi, eserlerinin daha geniş kit­leler tarafından tanınması ve günümüzün meselelerine onun saçtığı “altın ışık” ile çare aranabilmesi amacıyla bir çalışma yapmak istedik. Bu çerçevede, Dr. Hasan Bozkurt ÇELİK’in editörlüğünde “Vefatının 100. Yılında Ziya Gökalp: Bir Mefkûre Sosyoloğunun İlmî ve Fikrî Mirası” başlıklı bu kitabı hazırladık. Farklı disiplinleri temsil eden kıymetli bi­lim insanları tarafından hazırlanan ve her biri farklı bir perspektifle Gökalp’in Türk bilim ve düşünce hayatına katkılarını irdeleyen yazı­lardan oluşan bu kitabın, Ziya Gökalp’in yeniden anlatılması ve anla­şılması için güzel bir vesile olacağını ümit ediyoruz.

Özgün akademik çalışmalarıyla bu eserin ortaya çıkmasını sağla­yan Sayın. Dr. Çelik başta olmak üzere, bölüm yazarlarına ayrı ayrı teşekkür ediyor, kitabımızın okuyucu ve araştırmacılara yeni ufuklar açmasını diliyorum. Bu vesileyle, Türk Milliyetçiliği fikrinin önderle­rinden olan ve fikir meşalesini taşımakla iftihar ettiğimiz Ziya Gökalp’i vefatının 100. yıldönümünde saygı ve minnetle anıyorum. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun!

İsmail Faruk AKSU
TASAV Başkanı


 

İÇİNDEKİLER

Dr. Öğr. Üyesi Hasan Bozkurt ÇELİK
Ziya Gökalp’in Yaşamı ve Türk Milliyetçiliğindeki Rolü Üzerine Notlar

Prof. Dr. M. Hanifi MACİT & Dr. Alper İPLİKCİ
Ziya Gökalp’in Fikir Dünyasının Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucu Felsefesi Üzerindeki Etkileri  

Prof. Dr. Tevfik ERDEM
Bir Mefkûre Sosyoloğu: Ziya Gökalp

Prof. Dr. Dinçer KOÇ
Ziya Gökalp’in Düşünce Yapısı ve Tarihçiliği

Doç. Dr. Gökberk YÜCEL
Ziya Gökalp ve İttihatçılık: Cumhuriyet’in Fecrinde Bir Mefkûre Hamlesi

Doç. Dr. Murat ŞAHİN
Ziya Gökalp’in Düşüncesinde Anahtar Kavramlar: Kültür ve Medeniyet

Doç. Dr. Selçuk AYDIN
Entelektüel Bir Arayışın Yansıması Olarak “Halka Doğru” ve Ziya Gökalp

Mustafa YİĞİT
Ziya Gökalp’in “Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak” Eserinde “Muasırlaşmak” Kavramının Anlamı

Prof. Dr. Mehmet GÜNAL
Ziya Gökalp ve Ekonomik Milliyetçilik

Hasan ACER
Ziya Gökalp: Bibliyografik Bir Analiz

 

 

 

Tamamını okuyun...