< < < < < TASAV -TASAV - Ukrayna Krizi: Yeniden Soğuk Savaş Senaryosu ve Kırım
Ukrayna Krizi: Yeniden Soğuk Savaş Senaryosu ve Kırım

Ukrayna Krizi: Yeniden Soğuk Savaş Senaryosu ve Kırım

Yazdır Çalışmayı İndir (PDF)

GİRİŞ

Dünya gündemi Suriye’nin içinde bulunduğu uluslararası kriz ile meşgulken, Ukrayna’da yaşanan gelişmeler bir anda Suriye krizini dahi gölgeleyen bir seviyeye ulaşmıştır. Üç aydır süren mücadele ve kanlı çatışmaların ardından Ukrayna, Rusya’ya yakın kalmak isteyen “Doğu” ile AB ve ABD’ye yaklaşmak isteyen “Batı” olmak üzere ikiye bölünmenin eşiğine gelmiştir. Batı ülkeleri ve Rusya arasında yaşanan çekişme, Soğuk Savaş yıllarındaki iki kutuplu düzeni hatırlatacak boyuta dahi ulaşmıştır. Ukrayna’da yaşanan süreç, söz konusu ülkenin bir iç sorunu olmanın çok ötesine geçmiştir. 

Ukrayna’daki mevcut kargaşanın kökeni, yalnızca Kasım 2013’teki gelişmelere kadar değil; 2004 yılındaki Turuncu Devrim’e kadar ve hatta 1991’de SSCB’nin dağılması ile bağımsızlığın kazanılmasına kadar uzanmaktadır. Bağımsızlık sonrası Ukrayna ekonomik olarak 1990’lı yıllarda diğer Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri gibi zorlanan bir ülke konumunda olmuş; ancak, ilerleyen yıllarda bu ekonomik darboğazdan kurtulamamıştır. Üstelik, 2004 yılında yaşanan “Turuncu Devrim” ile birlikte ülkenin gündemine bir de siyasî temelli gerilimler girmiştir.

Yaklaşık üç ay önce başlayan ve iktidar değişikliğine yol açan kriz, bir yandan Batı ile Rusya’yı karşı karşıya getirmiş olması sebebiyle Soğuk Savaş dönemini, diğer bir yandan ise Kırım’da ortaya çıkan gelişmeler sebebiyle Gürcistan’a yapılan Rus müdahalesini hatırlatmıştır. Gelişmeler, genel olarak Ukrayna, özel olarak da Kırım üzerinde Batı-Rusya çekişmesinin devam edebileceğine işaret etmektedir.   

KARGAŞANIN ARKA PLANI

Ülke yönetimi, bağımsızlık sonrası dönemde Rusya yanlısı oligarkların kontrolünde olagelmiştir. 1991-1994 yılları arasında devlet başkanlığı yapan Leonid Kravçuk ve akabinde iktidara gelerek 1994-2005 yılları arasında devlet başkanlığı yapan Leonid Kuçma da Moskova yanlısı siyaseti benimsemişlerdir. Ne var ki, 2004’teki Turuncu Devrim, ülkenin kaderini değiştirecek ölçüde ciddî bir etki yaratmıştır.

2004’te gerçekleştirilen seçimlerde, şu anki Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç ile Turuncu Devrim’in lideri Viktor Yuşenko yarışmıştır. Seçim sonucunda Yanukoviç’in kazandığının ilân edilmesi üzerine muhalefet seçimde hile yapıldığı iddiasıyla sokaklara dökülmüştür. Başlayan kitlesel protestoların üzerine Turuncu Devrim’e ve hatta şimdiki sürece kadar uzanan yola girilmiştir. Ukrayna Parlamentosu’nun, bahsi geçen seçimleri geçersiz kılan bir karar almasını müteakip yenilenen seçimlerde bu sefer  aldığı yüzde 52 oy ile yarışı kazanan taraf Viktor Yuşenko olmuştur. Rusya yanlısı liderin, protestoların ardından yenilenen seçimlerle görevini bırakmak zorunda kalmasını ifade eden “Turuncu Devrim”in ardından, Yuşenko devlet başkanlığı, Devrim’in liderlerinden biri olan Yulia Timoşenko ise başbakanlık görevini üstlenmiştir. 

Şubat 2010 tarihli devlet başkanlığı seçimleri, âdeta Turuncu Devrim’in sona erdiğini ilân etmiştir. 2004 seçimleri sonrasında iktidarını Batı ve AB yanlısı Yuşenko’ya bırakmak zorunda kalan Yanukoviç, bu sefer rakibi Turuncu Devrim’in temsilcisi rolündeki Timoşenko’yu az bir farkla geride bırakarak devlet başkanı olmuştur. Bu durum, Ukrayna’nın beş yıllık bir sürenin akabinde tekrar Rusya ile paralel politikalar izleyen bir iktidarın yönetimi altına girdiği anlamına gelmiştir.

Turuncu Devrim’in kesintiye uğraması, Ukrayna halkının Devrim’den sonra yeşeren beklentilerinin gerçekleşmemesi sebebiyle yaşadığı hayâl kırıklığıyla yakından alâkalıdır. Yuşenko döneminde, Ukrayna ne NATO’ya ne de AB’ye üye olabilmiş, ne de ekonomik olarak beklendiği gibi kendini toparlayabilmiştir. Bu da Rus yanlısı muhalefetin, diğer bir ifadeyle Yanukoviç’in, 2010 yılında tekrar iktidara gelmesine zemin teşkil etmiştir. Böylelikle Ukrayna,  bir kez daha Kuçma ve Kravçuk’ların düzlemine oturmuştur. Bu durum, Kasım 2013’e kadar sürmüş ve bu tarihten sonra Ukrayna dönülmez bir kargaşanın içine sürüklenmeye başlamıştır.

Bunun yanında, Ukrayna’nın geleceğine esaslı tesirde bulunacak bazı gelişmelerin de altını çizmek gerekir. 2010 yılında, hızlı ve kararlı bir adımla, Yanukoviç yönetimi, Kırım Yarımadası’nda bulunan ve normalde süresi 2017’de bitecek olan Rusya’ya ait Karadeniz Filosu’nun bu hakkını 2042 yılına kadar (25 yıllığına) uzatmıştır. Hatta taraflara bu süreyi 5 yıl daha otomatik olarak uzatma hakkı da garanti edilmiştir. Böylelikle Karadeniz’deki kontrolü konusunda Gürcistan ve Ukrayna’nın Batı yönelimli siyaseti sebebiyle endişeler taşıyan Moskova hayatî bir kazanım elde etmiştir. Yanukoviç yönetimi bu hayatî kazanım karşılığında, biraz da Ukrayna halkını ikna edeceğini düşünerek önemli miktarda doğal gaz indirimi almıştır.

devamı için tıklayınız.

Tamamını okuyun...