< < < < < TASAV -TASAV - Trump Dönemi ABD Politikaları ve Biden Döneminden Beklentiler
Trump Dönemi ABD Politikaları ve Biden Döneminden Beklentiler

Trump Dönemi ABD Politikaları ve Biden Döneminden Beklentiler

Yazdır Çalışmayı İndir (PDF)


Giriş

2020 yılındaki Başkanlık seçimleri ile ABD’de yeni bir döneme, Joe Biden döne­mine, girilmiş oldu. Her ABD Başkanlık se­çiminde olduğu gibi bütün dünya bu seçimi merakla takip etti. Peki, bu ülkedeki geliş­meler, olaylar ve krizler dünya gündeminin neden birinci sırasını teşkil etmektedir? Her demokratik ülkede seçimler belli bir süre zarfında olurken ve seçimlerin ilgili devle­tin iç siyasetinde çeşitli yansımaları olurken, neden sadece ABD’deki Başkanlık seçimle­ri uluslararası politikanın öncelikli konusu olmakta ve bu seçimlerin sonuçları neden diğer devletlerin iç politikalarına kadar uza­nan önemli sonuçlar doğurmaktadır?

Bu durumun temel sebebi yükselen/al­ternatif aktörlerin giderek daralttığı sahaya rağmen ABD’nin hâlâ uluslararası sistemin başat hegemon aktörü olmasıdır. ABD, ken­disine özgü izolasyonist politikalardan son­ra, 20. yüzyıl başından itibaren dünya siyase­tindeki etkisini artırmış, 1945’ten sonra ise Soğuk Savaş olarak nitelendirilen dönemde iki siyasî ve askerî bloktan birinin lideri ko­numunda olmuştur. ABD, Sovyet Rusya ile girişilen yarım asırlık mücadeleden 1989’da Berlin Duvarının yıkılmasıyla galip çıkmış ve Aralık 1991’de Sovyetler Birliği’nin da­ğılması ile uluslararası politikada tek süper güç olarak kalmıştır. ABD, 2000’li yıllara ka­dar kendisini tehdit edecek bir güç ortaya çıkmadığından ve bir devletin varlık sebebi olabilecek tüm parametrelerde birinci sıra­da yer aldığından uluslararası sistem içinde bu güçlü konumunu nispeten korumuştur. Ancak 2000’li yıllarla, Amerikan güvenlik ve dış politika belgelerine “hegemonyayı sür­dürmede karşılaşılacak zorluklar”, “Ameri­kan gücüne meydan okumalar” gibi ifadeler girmeye başlamıştır. Özellikle 2008’de Rus­ya’nın Gürcistan müdahalesi ile Amerikan liderliği sorgulanmaya başlanmıştır.

Uluslararası politikada büyük güçlerin yükselişi ve sonrasında çöküşü ile ilgili geniş bir literatür mevcuttur. Bu bağlamda sistem içinde her bir gücün ilelebet bu varlığını sür­dürdüğüne dair bir veri ve kayıt bulunma­maktadır. Uluslararası ticaretteki gelişme­ler, enerji alanındaki gelişmeler, savunma/ güvenlik teknolojisindeki gelişmeler, asi­metrik tehdit ve savaş olguları hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını teyit eder nitelik­tedir. Üstelik, SARS/MERS ve nihayet Co­vid- 19 salgını gibi insanlığı küresel boyutta etkileyen hadiseler nedeniyle uluslararası düzen daha fazla sorgulanmaya başlanmış­tır. Uluslararası örgütlerin ortaya koyduğu yetersizlikler ve salgın sonrası ortaya çıkan ekonomik durgunluk hem ABD’nin gücünün daha fazla sorgulanmasına hem de ABD’de­ki seçimlerin uluslararası ilişkiler için daha önemli hâle gelmesine sebep olmuştur.

Şüphesiz, Amerikan dış politikasında karar alma süreçlerinde önemli yere sahip yapı ve kişilerin tutum ve politikaları küre­sel ve bölgesel etki potansiyeline sahiptir. Bu bağlamda, 2016-2020 yılları arasında ABD’de Başkanlık yapan Donald Trump ile 2020 Başkanlık seçimlerini kazanan ve önü­müzdeki dört yıl boyunca ABD’nin Başkanı olacak olan Joe Biden’ı değerlendirmek ge­rekmektedir. Sadece Başkanlar değil, onla­rın siyasî arka planları, bakış açıları, çalışma prensipleri ve ekipleri de dikkat merkezinde olmalıdır.

ABD’deki gelişmelerden Türkiye de do­laylı biçimde etkilenmektedir. Özellikle So­ğuk Savaş sonrası dönemde ABD’nin Tür­kiye’nin yakın kara ve deniz havzalarında varlığını daha fazla hissettirmeye başlaması Türkiye’yi doğrudan etkileyen sonuçları da beraberinde getirmiştir. ABD’nin 1991 ve 2003’te Irak’a askerî müdahalede bulunma sı ve bu ülkenin millî bütünlüğünü zayıflatıcı adımlar atması, 2011 Arap Baharı sonra­sı süreçte Irak’taki yapıların bir benzerini Türkiye’nin en uzun kara sınırdaşı olan Su­riye’de oluşturmaya başlaması, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini geçmişte örneği az görü­len ciddiyette krizlere sokmuştur. Sınırla­rın hemen öte tarafında ABD bayraklarının dalgalanması ve bu bayrakların gölgesinde terör örgütlerine hâkimiyet alanı yaratılma­sı, Türk-Amerikan ilişkilerindeki sorunların derinliğine ve sorumluluk sahibi tarafın kim olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca, ABD’nin son yıllarda Kafkaslarda Ermenistan ve Gür­cistan’daki gelişmeler noktasında etkileşim içinde olması, Türkiye’nin yakın kara sınırla­rında ve yakın kara havzalarında irtibat ka­nallarını arttırmıştır. Aynı minvalde Akdeniz ve Karadeniz’de ortaya çıkan gelişmeler ko­nusunda müdahil olan bir ABD, Türkiye’nin yakın deniz havzalarında da çoğu zaman karşısında yer almıştır. Son olarak özellik­le 2008 küresel ekonomik krizi ile birlik­te açmaza girmeye başlayan liberal dünya düzeninin düzenleyicisi konumunda olan ülke ABD’dir. Bu bakımdan özellikle otori­ter rejimlerin dönüşümünde ABD’nin rolü önemlidir ve bir bakıma bu durum ABD’nin doğrudan veya dolaylı müdahaleciliği ile bağlantılıdır.

Türk-Amerikan ilişkilerinin kendine özgü bir doğası ve dinamizmi bulunmaktadır. Bu iki ülke arasındaki ilişkiler her dönem ayrı bir politik mücadeleyi ve diplomasinin unsurlarını barındırmaktadır. Soğuk Sa­vaş sonrası ise stratejik ortaklık gibi yeni bir kavram ile tanımlanmaya çalışılmıştır. 2000’li yıllarda özellikle 11 Eylül’den sonra farklı bir kavramsallaştırmaya ihtiyaç duyul­muş, yeni dönemin ruhuna uygun “stratejik müttefiklik” ve “model ortaklık” kavramları ortaya atılmıştır. Ancak bu kavramların, iliş­kileri tanımlayamadıkları ve açıklayamadık­ları bugün daha net görülür hâle gelmiştir. Son dönemde ilişkilerin geleneksel kuram ve kavramların dışında yeni bir kavram ile ortaya konulması ihtiyacı doğrultusunda; ölçülebilir verilerle ortaya konan “zoraki birliktelik” kavramının iki ülke arasındaki ilişkilerin tanımlanmasında kuşatıcı ve kapsayıcı olduğu görülmüştür. Benzer biçimde bu yılın başında ABD’nin önemli bir stratejik araştırma merkezi olan RAND Corporation’da yayınlanan bir rapor­da Türk-Amerikan ilişkileri için “zor müttefiklik” tabiri kulla­nılmıştır.

Devamını okumak için buraya tıklayınız.

 

 

Tamamını okuyun...