SUNUŞ
Ülkemizde son birkaç yıldır geleceğimizi ipotek altına almaya matuf ciddi siyasi gelişmeler yaşandığı bir gerçektir. Şu anki siyasi iktidar, göreve başladığı günden bu yana icraatıyla milletimizi maddi ve manevi anlamda gözle görülür biçimde sıkıntıya sokmuştur. Bu sıkıntılı ortamda, günlük yapıp etmeleri yönlendiren zihniyet belirgin bir dönüşüme uğramış; halkımız, atalarının bu topraklarda ürettiği kültürden uzaklaşmaya başlamış, giderek kendi kültürüne yabancılaşmıştır.
Liberal söylemler ve kapitalist ekonomi anlayışıyla hareket ederek mevcudu savurganca harcayan, satmaktan çekinmeyen ve geri kalmayan siyasi iktidar, her şeyin alınıp satıldığı gibi bir zihniyeti meşrulaştırmaya gayret etmekte, bunu yegâne göreviymiş gibi uygulamaktadır. Bin bir türlü sıkıntı içindeki halkın, Hükûmetin sinsi karar ve icraatını izleyecek mecali de durumu da kalmamıştır.
Bir taraftan tüketmeye kışkırtılan diğer taraftan yoksullaştırılan bir toplum, neyi ne ile denkleştireceğini bilemez bir hâldedir. Bir taraftan devletine bağlı olması istenen diğer taraftan bağlı olması istenen devletinin altı oyulan millet, iki arada bir derede kalmış gibidir. Vatanı, milleti, devleti için canını vermeye hazır olan halkımız, şehidine sahip çıkarken verdiğinin hesabını soramayacağı endişesi içinde bırakılmaktadır.
Siyasi iktidar, liberal bir söylemle “devletin millet için olduğu” görüşünü ısrarla vurgularken devletsiz bir millet olamayacağı gerçeğini ya görememekte ya da bile isteye göz ardı etmektedir. Demokratik ve sosyal bir hukuk devletinde, devlet elbette millet içindir. Demokrasinin belli gruplar için zaafa uğratılmaya çalışıldığı, halkın malı olan kurumların satılarak halkın yoksullaştırıldığı ve hukukun her fırsatta zedelendiği bir hükmetme biçiminde, devletin millet için olmadığı açık değil midir? Böyle bir hükmetme biçimi, ancak totaliter bir düzen olan faşizmde mümkün değil midir?
Mevcut Hükûmetin icraatıyla ortaya çıkan yukarıdaki vahim manzara, düşünen her vatandaş için rahatsız edicidir. Son birkaç yılda girişilen açılım furyası, bu rahatsızlığı daha da arttırmıştır. Anayasa’nın ihlaliyle vatandaşlık duygusunu zedeleyen, “ötekiler” yaratma gayretkeşliğiyle milletimizin kafasını karıştıran, belli gruplara sözde hak ve özgürlük verme vaatleriyle Devlet’in ilkeleriyle oynayan açılım furyası, milletimizi ve devletimizi karanlık bir dehlize sürüklemektedir.
Türkiz’in bu sayısında, akademisyenlerimiz ve aydınlarımız, o karanlık dehlizi yırtarak aydınlık bir geleceğe ulaşmanın yollarını göstermek üzere siyasi iktidarın giriştiği açılım furyasını değerlendirdi. Sorunun farklı yönleri, kaynaklandığı yerler ve ulaşılmak istenen sonucun değerlendirildiği bu sayı, gelecek sayımızın konusunu da belirledi diyebiliriz.
Türkiz’in 5. sayısının dosya konusu “Cumhuriyet, Referandum ve Siyaset” olacak.
Eylül'de görüşmek temennisi ile düşündürücü bir okuma diliyoruz.
İÇİNDEKİLER
- Millet Hâlinde Yaşamak ve Açılım // Prof. Dr. Şerif AKTAŞ
- ABD Eksenli Eritme Potası Söylemi ve Türkiye Eksenli Açılım Politikaları // Prof. Dr. Kamil AYDIN
- Açılımlar ve Türkiye // Doç. Dr. Timuçin KODAMAN
- Türk Milliyetçiliği ve Açılım Tartışmaları // Prof. Dr. Murat SEZGİNER
- Türkiye’de Siyasal İslam’ın Liberalleşmesi: “Nereye Gidiyorsun?” // Prof. Dr. Recai COŞKUN
- Türkiye İçin Başkanlık veya Yarı Başkanlık Sistemi: Düğüm mü, Çözüm mü? // Doç. Dr. Şeref İBA
- Enerji-Politik Dünya ve Türkiye // Prof. Dr. Mustafa İLBAŞ
- Teo-Politik Kuşatma “Dünya Sistemi, Diplomasi ve Din” // Prof. Dr. Nadim MACİT
- Küreselleşme Sürecinde Medeniyetler İttifakı ve Türkiye Açısından Sonuçları // Prof. Dr. Hasan TUNÇ
- Siyaset, Diplomasi ve Hukuk Zemininde Uluslararası Ortam ve Türkiye // Prof. Dr. Yaşar HACISALİHOĞLU
- Türkiye’de Anayasa Yapma Sorunu: Yöntem Boyutu // Doç. Dr. Mehmet Tevfik GÜLSOY
- “Açılım” Sürecinde Türkiye // Lütfü TÜRKKAN
- Bir Açılım Siyaseti // Taylan SORGUN
- Sorunun Simetrisi ve İrade // Arif YALÇIN
