Bundan tam 27 yıl önce, 26 Şubat 1992’de, Türk dünyası,tarihin en acı olaylarından birini yaşamak durumunda kalmıştır. Rus ordusunun desteğini alan Ermeniler, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kentine girerek insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen bir katliama imza atmıştır.
Olaylar sırasında yaklaşık üç bin kişinin bulunduğu Hocalı’da şehre giriş ve çıkışlar kapatılmış, sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayırımı yapmadan resmî rakamlara göre 83’ü çocuk ve 106’sı kadın olmak üzere toplam 613 kişi hunharca katledilmiştir. Ayrıca, 487 kişi ağır yaralanmış, 1275 kişi rehin alınmış, 150 kişi ise kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde kurbanların birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, kulak, burun ve kafalarının kesildiği görülmüştür. Hocalı’da yüzlerce kişinin sadece Türk oldukları için katledilmiş olmasının uluslararası hukuktaki karşılığı hiç şüphesiz ki soykırımdır.
Ermeniler, yüz yıl öncenin yalanlarından bugün Türkiye’den hesap sormaya çalışırken, üzerinden henüz 27 yıl geçmiş bir katliam milletimize unutturulmaya çalışılmaktadır. Ancak bu elem verici insanlık suçunun sorumlularını Türk milleti asla unutmayacak ve affetmeyecektir. Hocalı’da çocuk, kadın ve yaşlı demeden önüne geleni öldürenlerin ikiyüzlülüğünü bir gün herkes açıkça görecektir.
Türk milletine soykırımcı yaftası vurarak yıllardan beri iftira ve kurmaca senaryolarla ülkemizi uluslararası toplum nezdinde zan altında bırakan Ermeni zihniyetinin gerçekleştirdiği cinayetlerin görmezden gelinmesi, insanlığın gördüğü en büyük çifte standartlardan birisidir. Hocalı Katliamı, Ermeni mezaliminin ve acımasızlığının her devirde devam ettiğini gösterdiği gibi, bugün Azerbaycan topraklarının yaklaşık beşte birinin Ermeni işgali altında olması, Ermenistan’ın saldırgan ve tahrik gücü yüksek politikalarını sürdürmekte olduğunu da göstermektedir.
Gelişmelere seyirci kalan BM ve Batılı devletler, Ermenilerin yaptıkları katliamlara ve işgal hareketlerine ciddi bir tepki göstermemişlerdir. Uluslararası toplum ancak Ermenilerin, nüfusu 60 binden fazla olan Kelbecer’e saldırmasıyla harekete geçmiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 30 Nisan 1993’te oybirliği ile alınan 822 sayılı kararı ile Ermeni kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesini istemiş, Ermenilerin işlediği katliam göz ardı edilmiştir. BM kararlarında katliam yapıldığına ilişkin ifadeler yer almazken sadece Ermenilerin Azeri topraklarını işgal etmiş olduğunun dile getirilmesi, uluslararası hukukun Azeriler söz konusu olduğunda işletilmediğinin bir göstergesi olmuştur.
1994 yılında iki taraf arasında ateşkes ilân edilmişse de ülke içerisinde yerinden edilen ya da sığınmacı durumuna düşen bir milyon civarındaki Azerbaycan Türkü’nün sorunları halen çözüme kavuşturulmamıştır. Azerbaycan nüfusunun yüzde 10’undan fazlası ülke içinde yerinden edilmiş sığınmacılardan oluşmaktadır. Bu durum, dünyada kişi başına yerinden edilmiş en büyük nüfus hareketlerinden birisi durumundadır. Mağdur edilen soydaşlarımız, hâlâ Ermenilerce işgal edilen topraklarda bulunan evlerine geri dönmeyi beklemektedir.
Türklere karşı işlenen Ermeni katliamının 27’nci yıldönümü münasebetiyle, Türk Akademisi Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı (TASAV) olarak, bu menfur hadiseyi nefretle kınıyor, başta Hocalı’da olmak üzere, Ermeni saldırılarıyla hayatını kaybetmiş bütün soydaşlarımızı ve ecdadımızı bir kez daha hürmetle ve rahmetle yâd ediyor, hepsine Cenâb-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. Ayrıca, dünyayı, çifte standartlı yaklaşımdan vaz geçmeye ve Türkiye’yi mahkûm etmeye çalıştıkları soykırım yalanından vaz geçip Hocalı ile yüzleşmeye davet ediyoruz.
Saygılarımızla,
İsmail Faruk AKSU
TASAV Başkanı