Bugün 3 Mayıs. Tam 72 yıl önce bugün, milliyetçiliği gönüllerinde bayraklaştıran bir avuç yürekli dâvâ insanı; inanmışlığın, adanmışlığın ve kararlılığın en mümtaz örneklerini zorluklara rağmen göstermişlerdir. O günden beri Türk milliyetçiliği meşalesi, yeni bir misyon ve anlayışla yanmaya devam etmektedir.
Mânevî temeli “yaşa ve yaşat” ilkesi olan Türk milliyetçiliği, milletimize yabancı ve aykırı dayatmaları boşa çıkarmanın, onurlu ve bağımsız yaşamanın, Türk kimliğine sahip çıkarak kendi geleceğimize egemen olma düşüncesinin bir ifadesidir. Türk milliyetçiliği, yalnızca Türk milletine duyulan sevginin üstün ifadesi değil; a milletimizin birlik beraberliğini, vatanımızın bölünmez bütünlüğünü, binlerce yıllık kadim kültürümüzü hedef alan her türlü yıkıcı, bölücü, emperyalist ve art niyetli yaklaşıma karşı Türk milletinin haklı ve meşru refleksinin adıdır.
Türk milliyetçiliği; geleceğin rehberi, içinde bulunduğumuz çağın eskimeyecek vizyonu, milletin yegâne güvencesi, ekonomik gelişmenin motoru, demokrasi ve özgürlüklerin teşvikçisi ve yol arkadaşıdır. Bu yönüyle Türk milliyetçiliği; çağdaş, modern ve insana kıymet vermeyi önceliğine alan bir kardeşlik ve birlikte yaşama projesidir.
Hayat, Türk milleti için hiçbir zaman kolay olmamıştır. Bu aziz milletin ortaya koyduğu varlık, hâkimiyet ve adalet iddiası onu her zaman emperyal güçlerin hedefi hâline getirmiştir. Nitekim içinde bulunduğumuz şu günlerde de hem devletimizin varlığı ve bütünlüğü, hem de mânevî kıymetlerimiz yoğun biçimde tehdit altındadır. İnancımız, dilimiz, tarihimiz, kültürümüz mütecaviz saldırılara maruz kalmakta, bu saldırılara geçmişte olduğu gibi bugün de yalnızca Türk milliyetçileri karşı koymaktadır.
Yaşanılan ekonomik ve siyasî krizler komşularımızda huzur ortamını ortadan kaldırmış, kendi emperyal emelleri için bölgeyi kendi oyun alanına çeviren küresel güçlerin müdâhaleleri de buna eklenince Türkiye âdeta ateşten bir çemberle kuşatma altına alınmıştır. Dışarıda bunlar olurken ülkeyi yönetmekle sorumlu erkler yetki ve güç mücadelesine girişmiş, süregiden iktidar kavgalarıyla birbirine düşmüştür. Ülkede hem somut hem de soyut anlamda üretim durma noktasına gelmiş, toplum hem maddî hem de mânevî anlamda üretmeden tüketen bir hâle evrilmiştir.
Türk milliyetçileri, yaşadıkları hiçbir devirde, bulundukları hiçbir zeminde, baskıya, zulme ve haksızlığa boyun eğmemişler, yozlaşma ve yabancılaşmaya teslim olmamışlardır.
İnanıyoruz ki Türk milleti; her türlü engelleme, yıldırma, ihanet ve kuşatmaya rağmen boyun eğmeyecek, Türk milliyetçilerinin omuzlarında lider ülkelerin arasına yükselecektir. 3 Mayıs 1944, bu inancın, bu iradenin gür bir sesle ilân edildiği gündür. Takip eden günlerde yürütülen haksız yargılamalar sonucunda ortaya çıkan durum bizlere çileyi, işkenceyi, tabutlukları, eza ve cefayı hatırlatsa da bu gün bizim için bir bayramdır. Zira, tam da bugün Türk milliyetçileri tarihe şerh düşmüş, Türkçülüğün yılmaz iradesini ortaya koymuştur.
Bu düşüncelerle, 3 Mayıs Milliyetçiler Gününü kutluyor, merhum Alparslan Türkeş ve Hüseyin Nihal Atsız başta olmak üzere tarihe şerh düşmüş bütün kahramanları rahmet ve saygı ile anıyorum.
İsmail Faruk Aksu
TASAV Başkanı